Yüce hatıraları ile gönüllerde olağanüstü bir yer alan, yıkık bir ülkeyi küllerinden tekrar var ederek bizlere kazandıran Atatürk, bugün de fikirleriyle bizlere ışık tutmaya devam etmektedir. Hayatının çok büyük bir kısmı cephelerde geçmesine rağmen, bakımsız ve özensiz kıyafetler içinde hiç görülmemiştir. Cephedeki tertipli halini sivil hayatında da koruyarak, takım elbise ve aksesuarlarıyla bir bütün içinde asaletin beden bulmuş haliydi Atatürk.
Takım elbise seçimlerinde çoğunlukla siyahı tercih etmesinin yanında, renkli pantolon ve ceketler de giyerek muazzam bir görüntüyle taşırdı. Tüm takımlarının olmazsa olmazı yelek ve köstekli saatini mutlaka kullanır, smokin ve frakta beyaz papyon takmayı yeğlerdi. Bir diğer özelliği de takım elbiselerini kendi tasarlayarak, zevk sahibi olduğunu belli etmesiydi.
Gömlek seçimlerinde beyaz, krem ve bej hâkimdi. Koyu renk gömlek giymeyi sevmez, hep açık renk giyerdi. Her gömleğinde isminin baş harfleri bulunan armalarını mutlaka kullanırdı. Takım elbisesini tamamlayacağı aksesuarlarını da özenle seçerdi. Melon şapkası ve beyaz deri eldivenini takmayı çok sever, yeleğindeki köstekli saati ve ceketinin cebindeki mendili hiçbir zaman eksik olmazdı.
Pelerin, ilk kez Atatürk’te görüldü. Hem savaşta hem cumhurbaşkanlığı döneminde bazen siyah, bazen mavi olan pelerin seçimlerinde, liderlik özelliğinde olduğu gibi çok cesurdu.
Moda ne kadar değişirse değişsin, ülkemizdeki erkekler hâlâ şıklık konusunda kendinden emin ve ayrı bir zevki olan Atatürk’ü, örnek almaya devam etmektedir.
Bugüne kadar dünya sahnesinden pek çok lider gelip geçmiştir ama Atatürk, girdiği her ortamda kıyafeti ve duruşu ile dikkatleri üzerine çekerek, zekâsı ve konuşmaları ile kendine hayran bırakmayı başarmış bir liderdir. Bir Rus atasözünde belirtildiği gibi: “İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar.”